24 Kasım 2015

Bir Yanlış soru Tüm Doğru Cevapları Götürür



"Engelliler için ne yapabiliriz?...? Son zamanların, bana da yöneltilen en popüler sorularından. 3 Aralık da yaklaşıyor. Dolayısıyla, bu soruya cevaben geliştirilmiş projelerle, yapılmış organizasyonlarla ilgili tanıtım / reklamların yoğunlaşacağı günler bizi bekliyor.
Yaşam dediğimiz şey de bir bakıma soru sormak ve bu sorulara cevap aramakla şekillenen bir süreç. Başka bir deyişle, yapıp ettiğimiz her şey, öncesinde peydah olan sorulara arayıp bulduğumuz cevaplar. Buradan hareketle, soruyu bir temel, cevabı da onun üzerine inşa edilen bir bina olarak tasavvur edebiliriz.
Nasıl ki bir binanın sağlamlığı açısından, temel önemli ancak binaya bakanlar tarafından çoğunlukla değerlendirmeye tabi tutulmayan bir bileşense; yapıp ettiklerimizin arkasındaki sorular da, onları izleyenlerce çoğu zaman umursanmıyor.
Dönelim şimdi baştaki sorumuza...
Ceavaplar ne kadar kendinden emin ve iyi sunulmuş olursa olsun, soru sağlam ve doğru olmadıktan sonra bunun pek kıymet’i harbiyesi yok. İlk depremde, kriz anında yani, bu soruya verilen cevapların altında kalmamamız için “Engelliler için ne yapabiliriz?” sorusuna daha yakından bakmamızda fayda var.
Engelliler sözüyle işaret edilenler kim ya da kimler? Görme engelli, işitme engelli, ortopedik engelli gibi tamlamalara bakılırsa, engelliler derken, çeşitli alanlardaki yetilerini yitirmiş kimselere işaret ediliyor. İçin ifadesiyle de, yardım etmekten bahsedildiğini anlıyoruz. Hasılı, soruyu yakından incelemeye kalkıp büyüttüğümüzde gördüğümüz sonuç şu: Çeşitli alanlardaki yetilerini yitirmiş insanlara yardım etmek için ne yapabiliriz?
Oysa, engelli ifadesiyle işaret edilen kişiler, hiç sahip olmadıkları ya da sonradan yitirmiş oldukları yetilere dayanarak değil, söz konusu yeti olmaksızın, sahip oldukları başka yetilere dayanarak yaşamak durumunda olan insanlar. Bir kişiyi, sahip olmadığı bir yetiyi öne çıkararak tanıtmanın, iyi bir müzisyeni tanıtırken onun resim yapamadığını söylemekten, iyi bir romancıdan bahsederken onun müzikten hiç anlamadığını dile getirmekten ne farkı var peki?
Bu tespit ışığında, sorumuzun yeni haline bakalım: Farklı yetilere sahip kişilere yardım etmek için ne yapabiliriz? Sorunun bu halinde, kulak tırmalayan bir şeyler olduğunu fark edeceksiniz. Farklı yetilere sahip olan kişilerin neden yardıma ihtiyacı olsun ki? Elbette, herkesin yardıma ihtiyaç duyduğu zamanlar ve durumlar olabilir. Ama, farklı yetilere sahip olmanın kendisi, yardıma gerekçe yapılabilecek bir durum değil en azından.
Görülüyor ki, onca zaman ve emek harcanarak üretilmiş cevapların arkasındaki soru, pek sağlam ve doğru değil. Öte yandan, farklı yetilere sahip insanları da memnun edecek başka sorular sormamız mümkün.
Erişilebilirlik kavramı bu noktada karşımıza çıkıyor. Yapıp ettiğimiz şeylerin, mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşmasını önemsiyorsak, erişilebilirlik, gözetmemiz gereken önemli bir kriter. Anlamı şu: Bir mekan, eser, durum, organizasyon, ürün veya hizmetin, farklı özelliklere, yetilere sahip olan, farklı araçlar kullanan kişileri göz önünde bulundurarak tasarlanması, düzenlenmesi, dağıtılması veya sunulması.
Sözün özü, sormamız gereken doğru soru şu:
Yapıp ettiklerimizin, farklı yetilere sahip olan insanlara ulaşması için ne yapmalı, nasıl yapmalıyız?
Konuyu, sakatlık ve bilişim özelinde benzer bir yaklaşımla ele aldığım başka bir metin okumak isterseniz şuraya bakabilirsiniz:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder