16 Ekim 2015

Erişilebilirlik: Sosyal Sorumluluk mu yoksa, Zorunluluk mu?



(9-11 Ekim tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen, “Engellilerin Sosyal Refahı Açısından Uluslararası Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kongresi”nin açılış bölümünde yaptığım konuşmanın tam metni.)

İnsan, geliştirdiği araçlarla, bu araçları kullanarak ürettikleriyle, kendini ve onu çevreleyen zamansal, mekânsal, toplumsal ve doğal alanı yeniden üretir.

Geliştirilen her yeni araç, selefi sayılabilecek araçların yaşamdaki yerini dönüştürerek ve daraltarak, toplumsal yapının zamanla kendine uygun şekilde yeniden düzenlenmesine yol açar. Öyleyse, insan bir bakıma kendi ürettiğinin kuludur. İnsanların toplumsal düzendeki yerini de, bu araçlarla olan ilişkileri tayin edegelmiştir. Onları kullanma yetisi ya da olanağına sahip olanlar, deyim uygunsa ‘sevilen’, kullanamayanlar ise ‘üvey kul’ muamelesi görmüştür.

Bir bilgi, fikir ve duygu üretme, kaydetme ve yayma aracı olarak kullanılagelen yazı ve onun ilki olan ‘yazı tanrıçası Elif’in de, en azından günümüze kadar, körlere ‘üvey kul’ muamelesini reva gördüğünü söyleyebiliriz. Homeros’un kulakları çınlasın; -bu, Kuran’ın ezberlenmesi işi olan hafızlıkla özdeşleştirilmiş körler için de geçerli- bilgi, duygu ve düşünce üretme ve yayma aracı olarak tahtta sözün bulunduğu dönemlerde,